Sigaradaki nikotin oranı arttırıldı! NEW YORK (A.A) Dünyaca ünlü Amerikan üniversitesi Harvard'da yapılan bir çalışma, sigaradaki nikotin oranının arttığını ortaya koydu. Çalışmada, herbir sigara içiminde solunan nikotin oranının, 1998–2005 yıllarında yüzde 11 arttığının görüldüğü ve bu artışın sigarayı bırakmayı daha zor hale getireceği belirtildi. Harvard Halk Sağlığı Okulu'nda, belli başlı sigara markalarının Massachusetts Halk Sağlığı Dairesine verdikleri bilgilerden yararlanılarak hazırlanan çalışmada, sigaradaki nikotin miktarının arttırılması için tütündeki nikotin yoğunluğunun fazlalaştırıldığı ve sigaraların görünümlerinin de bu artışı kamufle edecek şekilde değiştirildiği ortaya çıktı. "Sigara inceden inceye, tütün bağımlılığını yaygınlaştırmak üzere tasarlanmış bir uyuşturucu aktarma aracına dönüştürülüyor" diyen okulun dekan yardımcısı Howard Koh, sigara üreticilerinin, müşterilerini artan nikotin miktarı konusunda uyarmadıklarını n da altını çizdi. Amerikan Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi, sigara içmeyi, ABD'de bir numaralı önlenebilir ölüm sebebi olarak görüyor. Ülkede her yıl yaklaşık 440 bin kişi sigara kullanımına bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor."

Almanlar istedi, otelde içki ve sigara yasaklandı

Türkiye'nin en büyük termal oteli ve en büyük ikinci spa merkezine sahip olan Korel Oteli'nin açılışına katılan Alman yetkililer, sağlık tesisi olması nedeniyle Korel'de içki ve sigara yasağı istedi. Otel sahipleri Alman yetkililerin talebini yerinde bularak, otelde içki ve sigarayı yasakladı.

Otel'in ortaklarından Ali Korkmaz, bu projede hedef kitlelerinin yaşlanan Avrupa nüfusu ile termal tatilden keyif alan yerli ve yabancı ülkelerde çalışan vatandaşlar olduğunu açıkladı. Korkmaz, "Yurtiçi tanıtım ziyaretlerimiz devam ederken, yurtdışında ilk olarak Almanya'da ofis açtık. İskandinav ülkelerinde de önemli açılımlar gerçekleştirerek bu ülkelere yönelik çalışmalar başlatacağız" dedi.

ALMANYA HAREKATI: Alman sağlık sektörü ve sigorta şirketlerinin bürokratlarıyla görüşmeler başlatıldığını açıklayan Korkmaz şöyle konuştu: "Alman misafirlerimiz; Kültürlerarası ve Dinlerarası daire başkanı Dr. Michael Blume, Uyumdan sorumlu genel müdür Dr. Walter Kindermann, Sağlık ve Göçmen danışma grubu başkanı Dr. Dorothea Grieger birlikte bir sempozyum düzenlediler ve Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızı tesislerimizde tedavi ettirmek istediklerini belirttiler. Konuklar sempozyumda, ileri yaşlara sahip Türkler'in, dil problemi, kültür farkları gibi nedenlerden dolayı, Almanya'daki tedavilerinin çok uzadığını ve pahalıya mal olduğunu ve sıklıkla da başarıya ulaşmadığını istatistikli verilerle anlattılar. Daha sonra da görüşmeler başladı."

İki bin metrekare klinik

ALİ Korkmaz, yaklaşık bin kişinin konakladığı günlerde bile mekanların ferahlığından ve rahatlığından dolayı, kimsenin bir rahatsızlık yaşamadığını belirterek "Hatta birbirlerini doğru dürüst görmediler bile. Oteli inşa ederken temel düşüncemiz, "en iyisini yapmalıyız" olmuştu. Bu yüzden ülkemizde henüz uygulanmayan sistemleri termal sektörüne kazandırdık. Bunlardan en önemlisi, otelimiz içinde kurulu bulunan 2000 metrekare büyüklüğündeki kliniğimiz. Biz sadece bir otel değil, tedavi hizmeti verebilen bir klinik, gençleşebileceğ iniz bir SPA ve şifa bulabileceğiniz bir termal tesisiz" diye konuştu. Korkmaz, "Çok kıymetli olan termal suyumuzun uygulanabileceğ i her tip tedavinin bulunduğu kliniğimizde fizyoterapi, hidroterapi, rehabilitasyon, diş, göz ve psikoloji gibi dallarda tedaviler uygulayacağız. Bunun yanında, doğanın bize bir hediyesi olan şifalı termal suyumuzda ise, Avrupa standartlarını n yaklaşık 5.5 katı üzerinde mineral seviyesi bulunmakta. Bu özellik, tüm rakipleri kıskandıracak zenginlikte" dedi.

İşte Sigara Dumanı'ndan Ayrıştırılan Bazı Kimyasal Maddeler Ve Miktarları

        

NİKOTİN BAĞIMLISI GEN

Amerikalı araştırmacıların, nikotin bağımlılığını artırdığı ve kişilerin sigarayı bırakmakta güçlük çekmelerine yol açtığı belirlenen bir gen buldukları bildirildi.
Araştırmayla ilgili olarak ABD'deki Ulusal Kanser Enstitüsü'nün (NCI) yayın organında dün yer alan yazıda, bulunan genin bazı değişimlere uğraması sonucu kişilerde nikotin bağımlılığını artırdığının gözlendiği kaydedildi.

Houston üniversitesi' nden Dr. Margaret Spitz başkanlığındaki ekibin 283 hasta üzerinde araştırma yaptığı ve sigara içen hastaların yüzde 30,3'ünde DRD-2 adlı genin bazı özel durumlarına rastlandığı belirtildi.

Aynı gen türünün, sigara içmeyen hastaların yüzde 13,3'ünde görüldüğü kaydedildi.

DRD-2 adlı genin, beyindeki sinir hücreleri arasında mesaj alışverişini sağlayan kimyasal bir madde olan dopamin üretimde nikotinin uyarıcı rolünü kontrol ettiği belirtiliyor.

Söz konusu genin dopamin üretimindeki uyarıcı rolü daha önce de alkolikler, uyuşturucu bağımlıları, şişmanlık hastalarında belirlemişti.

Yapılan birçok araştırmaya göre, beyindeki dopamin üretiminin nikotin, alkol ya da uyuşturucuya bağlı olarak artması, kişilerde bağımlılık yaratan bir haz duygusuna yol açıyor.

                                                

 Sigarayı Bırakınca Vücutta Meydana Gelen Değişiklikler

 

Sigaranın Neden Olduğu Başlıca Hastalıklar

Sigara tüm Akciğer Hastalıklarında, hastalar için şikayetlerini artırıcı etkiye sahiptir. Üstelik Doğuştan Gelen Hastalıklar ve Kist hariç tüm diğer Akciğer Hastalıklarının oluşmasında rol oynar.

Akciğer Tümörleri:

Akciğer'in iyi huylu ve kötü huylu tümörleri bulunabilir. Ne yazık ki, sigara içimine de bağlı olarak, en sık olarak, kötü huylu tümörlerine rastlanır ki bu tümörlerin bir diğer adı da "Akciğer Kanseri" dir. Akciğer kanserinde özellikle erken evrelerde cerrahi tedavi yüz güldürücüdür. Erken evrede yakalanarak uygun bir şekilde tamamen çıkarılmış bir tümörü olan hastanın, kanserden "TAMAMEN" kurtulması mümkündür. Yakalanan evre ne kadar küçükse bu olasılık o kadar artar. 1 cm 'lik tümörlerde bu oran %90 civarındadır. Bu nedenle, akciğer kanserini erken yakalamak için, 35 yaşından sonra özellikle sigara içen HERKESİN YILDA BİR KEZ röntgen çektirmesi, hatta mümkünse 40 yaşından sonra yılda bir kez göğüs tomografisi çektirmesi uygundur (Tomografi uygulaması, A.B.D.'de ve birçok batılı ülkede uygulanmamakta, ancak, Japonya'da uygulanmaktadı r. Japonya'da yakalanan akciğer kanserlerinin yarıdan fazlası ilk evrede yakalanmaktadı r. Bu oran A.B.D.'de %15 civarındadır. Ülkemizde ise çok daha düşük olduğu düşünülmektedir) Akciğer kanserinin ilk belirtileri, hiç geçmeyen uzun süre (1 ay ya da daha fazla) devam eden öksürük, göğüs ağrısı, neden olmaksızın (diyet vb) aşırı kilo verme, çok sık akciğer infeksiyonu geçirme, bir süredir tedaviye rağmen bol balgam çıkarma gibi belirtiler olabilir. Böyle durumlarda, en kısa zamanda bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir.

Akciğer'in Kist Hastalıkları:

Ülkemizde oldukça sık rastlanmaktadı r. Tedavisi cerrahi müdahale ile mümkün olan bir hastalıktır. Kötü huylu değildir. çoğunlukla, aşısız ve köy ortamında yetişen kedi ve köpeklerin tüyünde bulunan parazit yumurtalarından oluşur. Şehirde yetişen, çiğ et yemeyen veya aşılı evcil hayvanlarda bulunmaz. Çekilen akciğer röntgenlerinde çoğunlukla görülür.

Tüberküloz (Verem) ve Akciğer'in Diğer İltihaplı Hastalıkları:

Akciğerin iltihaplı hastalıkları (Bronşit, zatürree vb), çoğunlukla, uygun tıbbi tedaviler ile tamamen ortadan kalkabilen hastalıklardır. Ancak, kişinin, bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda, ya da doğuştan akciğerde veya solunum sisteminde süregelen bazı hastalıklarda (kistik fibrosis, astım vb) bu infeksiyon hastalıkları, çok uzun sürebilir ya da çok sık tekrarlayarak, akciğerin düzelemeyecek bir şekilde bozulmasına yol açabilir. Bu gibi durumlarda ameliyat gerekir. Bu tip hastalıklara verilebilecek, en sık rastlanan örnek "Bronşiektazi" dir. Tüberküloz (verem) hastalığı ise, vücudun her yerinde gözükebilen bir iltihabi hastalıktır. Hastalığa "Mycobacterium tuberculosis" adında bir bakterineden olur. Vücudda en sık akciğerlerde olur. Genelde vücud direnci düşmüş kişilerde, en sık olarak kötü ve dengesiz beslenen kişilerde görülür. Uygun tedavi ile tamamen iyileşebilir. Üstelik, tüm ülkemizde, köylerde dahil, verem ilaçları herkese ücretsiz verilir. Ancak, verilen tedavi düzenli uygulanmazsa (ki genellikle 6 ay ya da 1 yıl düzenli tedavi gereklidir) tüberküloz mikrobu akciğeri telafisi olmayacak bir şekilde "bozar". Bu durumda cerrahi tedavi kaçınılmaz olur. Tüberküloz için yapılacak en iyi davranış, uygun aşılamaları yaptırtmaktır. Hastalığın saptanması durumunda ise, verilen tedaviyi aksatmadan uygulamak çok önemlidir.

Akciğer'in İleri Amfizem Hastalığı:

Özellikle, uzun süreli sigara içimine bağlı akciğerin kronik (süreğen, uzun süreli) tıkayıcı hastalığı (tıp dilinde; KOAH) tıp dilinde "Amfizem" denen en çok nefes darlığına neden olan durumdur. Bu hastalığın tedavisinde ilaçla tedavi esastır. Ancak, ileri dönemlerinde ilaç tedavisi pek yarar sağlamamaya başlar. Bu dönemde, nefes darlığı da hızla artar ve hayati tehlike oluşturmaya başlar. Tüm dünyada bazı merkezlerde 1993 yılından beri yapılan ve araştırma safhasını henüz bitirmemiş olan bir ameliyat ile, hastaların %80 - 90'ında solunum sıkıntısı azaltılabilmektedir. Bu ameliyatın adı:" Akciğer'in Hacim Azaltıcı Ameliyatı" dır. Ancak, her amfizem hastasına yapılamamaktadı r. Bu ameliyat için hastada bir grup şartın gerçekleşmesi gereklidir. Merkezimizde bu ameliyatlar başlamış ve yapılan hastaların şu ana kadar tümünde nefes darlığında azalma gözlenmiştir.

Akciğer'in Bül'lü Hastalıkları:

Bül, akciğerde oluşan kenarı ince balona benzer yapıdır. Diğer açılardan tamamen normal olan akciğerlerde de bulunabilir. En sık olarak, sigara bağlı kronik (Süreğen, uzun süreli) tıkayıcı akciğer hastalıkları (tıp dilinde; KOAH) na sahip kişilerde uzun sürede oluşur. KOAH'lı hastalarda 1-2 yıl içinde giderek artan nefes darlığı bulunduğunda bu hastalıktan şüphelenilebilir. Cerrahi tedavi ile, nefes darlığı azalabilir ya da tamamen ortadan kalkabilir.

Akciğer'in Doğuştan Gelen Hastalıkları:

Tüm organlarda olduğu gibi, akciğerde de, doğuştan gelen bazı nedenlerle bir grup hastalık oluşmaktadır. Bu hastalıkların, genellikle nedeni, doğum öncesi "anne - karnındaki dönem" de bebek gelişimi esnasında olan bazı yanlış oluşumlardır. Bu tip durumlar, genellikle hayati tehlike yaratmazlar. Ancak, bazen bebeklik, bazen de erişkinlik döneminde rahatsızlıklar meydana getirebilir. Bu durumlarda da cerrahi tedavi gerekebilir. Bu tip hastalıkların özel bir belirtisi yoktur. Ancak, genel olarak bir akciğer rahatsızlığının araştırılması sırasında konunun uzmanları tarafından yapılan ileri tetkikler ile ortaya çıkarılabilir.

Göğüs Kafesinin Doğuştan Gelen Hastalıkları:

Göğüs kafesi, doğuştan gelen bazı sebepler ile özellikle ön-orta kısımda bazı anormallikler gösterebilir. Bunların başlıcaları: Göğüs kafesinin ortasının çökme göstermesi (tıp dilinde; Pectus excavatum), göğüs kafesinin çıkıntı yapması (tıp dilinde; Pectus carinatum)dır. Her iki durumda da cerrahi yöntem ile düzeltme yapılabilmektedir. Bu ameliyat için 6 yaşından sonra her yaş olursa da, en uygun yaşlar 6-7 yaşlardır.

Sigara Ömrü 18 Yıl Kısaltıyor!


Her sigaranın ömrü 15 dakika kısalttığını bunun yılda 90 gün 50 senede ise 13 yıllık bir önemli miktara ulaştığını, (60 yıllık bir ömrün yaklaşık dörtte biri) biliyor musunuz?

Akciğer kanserine yakalanan hastaların %94'ünün sigara tiryakisi olduğunu ciddi araştırmalar ortaya koymaktadır.

45 yaşın altındaki genç erkeklerde koroner kalp hastalıklarından ölenlerin %80'i sigara tiryakisidir.

Sigara içen annelerin çocukları cenine yeterli oksijen ulaşamaması sebebiyle geri zekalı olur.

Sigara içen erkeklerin çocuklarında türlü bozuklukların meydana gelmesi ilmi bir araştırmanın ve gerçeğin ifadesidir.

Bütün uyuşturucuları n arasında en fazla ölüme sebep olan madde sigaradır.

Sigara içmediği halde içilen ortamda bulunan kişilerin kansere yakalanma ihtimali en az %40 olarak ifade ediliyor.

Erken doğum ve düşük yapan kadınların %80'inin sigara içenlerden oluştuğu asla unutulmamalıdı r.

Sigara içen kadınların çocuklarında sakatlık ihtimali %65 gibi ciddi bir rakama ulaşmaktadır. Ayrıca sigara içen kadınlar diğerlerinden 10 yaş daha fazla ihtiyarlamaktadı rlar.

Gırtlak kanserinin %99'una sigara tiryakiliği sebep olmaktadır.

Sigara bütün dünya ülkelerinde meydana gelen yangınların baş sorumlusudur.

çeşitli ülkelerdeki tiryakilerin ¼’ünün ölüm sebebi sigaradır.

Bir adet sigarada bulunan zararlı maddeler, kişinin damarına zerk edilirse birkaç dakikada ölüm vaki olur.

Sigara, beyin için en tehlikeli alışkanlıklardan biridir. Araştırmalar, sigara içenlerde 25 yaşından sonra inme (felç) tehlikesinin arttığını gösteriyor. İnme yapan sebeplerde 1 numarayı sigara almaktadır.

En önemli organlarımızdan biri olan beynimizin, canlılığını ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için büyük ölçüde oksijene ihtiyacı vardır. Bütün vücudumuzda kullanılan oksijenin %25'ini alan beyin, dinlenme anında bile önemli ölçüde oksijen harcar. Beynimize normal olarak 1 dakikada 950 cm³ oksijen gider ve beynin çok kısa bir süre de olsa oksijensiz kalması önemli hasarlara yol açar.

NOT: Beyne,oksijen kısıtlaması yoluyla, en çok zarar veren şey şüphesiz sigaradır. Bu kısıtlama ortalama bir hesapla %15 ila %33'dür.

Bir tek sigara insan vücudunda 25 mg C vitamini yok ederek kişiyi kanser başta olmak üzere, birçok hastalıklara karşı,önemli diyebileceğimiz derecede güçsüz ve mukavemetsiz bıraktığı deneylerle sabittir.

Sigara içen bir kişi çalıştığı firmaya yılda 4600 dolarlık yük getirmektedir.

Ağız ve çene kanserlerine yakalanan herkes için bunun tek sebebi sigara içmektir. Sigara her yaştaki insan için çok zararlıdır. Bu sebeple, günde bir tane bile olsa, kesinlikle içilmemelidir. Bu kadar zararlı olan sigaranın günümüzde açıkça bir ticari mal işlemi görmesi şaşılacak bir olaydır.

Sigaranın sebep olduğu ölüm miktarı genel bir ifade ile trafik kazalarında meydana gelen rakamın 7 katıdır.

Dünya ülkelerinin en büyük sorunu: Açlık, kıtlık, terörizm ya da nükleer tehlike değildir. Günümüzde insanlığın en büyük düşmanı,ger geçen gün gençler arasında da süratle yaygınlaşan sigara alışkanlığıdır. Sigaranın sebep olduğu ölümler,diğer uyuşturucuları nkinden 13 kat fazladır.

Bacaklarında damar tıkanıklığı olan kişilerin %90'ının sigara içenler olduğu ilmi bir gerçektir.

Sigara içen kadınların bebekleri sağır ve dilsiz doğabilir. Sigaranın anne karnındaki çocuğun işitme sistemini olumsuz yönde etkilediği bilimsel olarak ispatlanmıştır.

440 İktidarsız erkek üzerinde yapılan araştırma sonucunda; her on vakadan 8'inde iktidarsızlığın kan damarlarındaki hasardan kaynaklandığını dolaşım bozukluğunun organlardaki hasardan kaynaklandığını dolaşım bozukluğunun organlardaki damar çaplarının en az %25 küçülmesine sebep olduğunu, bunun %64'ünün ise doğrudan sigaradan meydana geldiğini açıkladılar.

Yapılan incelemeler, sigara kullanan kişilerde kas güçlerinin ve dikkat melekesinin zayıfladığını, bu sebeple sigara içen gençlerin okulda başarısız olduklarını ortaya koymaktadır.

Günde bir paket sigara içilen evlerdeki çocuklarında günde 5'er adet sigara içmekte ve bu yolla zehirlenmekte oldukları araştırmalarla ortaya konmuştur.

Sigara içenle, sigara dumanı ile kirletilmiş havayı teneffüs eden arasında gördüğü zarar bakımından çok az fark vardır. İçene zarar %100 ise, sigara içilen yerde durana bu zarar %70 veya %80 nispetindedir.

100 Tiryakiden Biri Sigarayı Bırakabiliyor

Sigaraya başlamak kolay ama bırakmak zor. Her yüz tiryakiden 80'ini sigarayı bırakmak istiyor. Ancak kişisel çabalar sigarayı bırakmak için yetersiz kalıyor. Sigarayı bırakmayı deneyen her 100 kişiden sadece biri başarılı olabiliyor.

İnsan yaşamını tehdit eden 25 hastalığın nedeni olan sigara kullanımına karşı mücadele hızlanırken sigara bırakmak isteyenlerin bu yöndeki çabalarının çoğu zaman başarısız kaldığı belirtiliyor. 31 Mayıs'ı "Sigara Bırakma Günü" ilan eden Dünya Sağlık Örgütü, her yüz sigara tiryakisinden 80'inin bu zararlı alışkanlığı terk etmek istediğini belirledi.

                                 

PAKETİ GERİDE BIRAK:

Merkezi Cenevre'de bulunan Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 31 Mayıs'taki "Sigara Bırakma Günü" ne yönelik hazırlıklar kapsamında "Paketi Geride Bırak" sloganı ile bir kitapçık yayınladı. Sigarayı bırakma konusuna ağırlık verilen kitapçıkta bu konudaki çeşitli tedavi ve programlara ilişkin ayrıntılı bilgilere yer veriliyor. WHO kitapçığında, sigaranın yüksek derecede bir bağımlılık yarattığı bırakmanın hiç de kolay olmadığı belirtiliyor. Buna karşın, hangi yaşta olursa olsun sigarayı bırakmanın yararlarının fazla olduğu vurgulanan kitapçıkta 30 yaşlarının başında sigaradan vazgeçenlerin uzun yaşama şansının hiç bir sigara kullanmayanları n kadar olduğuna dikkat çekiliyor.

TİRYAKİLERİN YÜZDE 80'İ SİGARAYI BIRAKMAK İSTİYOR:

Yapılan araştırmalar, sigara kullananların yüzde 75 - 80'inin bu alışkanlığını bırakmak istediğini ortaya koyuyor. Tiryakilerin üçte birinin, sigarayı bırakmayı en az üç kez ciddi bir biçimde denediğine dikkat çekiliyor. Ancak başarılı olanların çok büyük bir bölümünün bir süre sonra yeniden içmeye başladığı belirtiliyor.

SİGARA KURBANLARI:WHO kitapçığına göre, dünyada sigara kullananların sayısı, 1.1 milyarı buluyor. Dolayısıyla, dünya nüfusunun üçte biri sigara kullanıyor. Her yıl 3.5 milyon insan tütün kullanımına bağlı hastalıklardan yaşamını yitiriyor. Böylece, sigara kullanımı, günde ortalama 10 bin kişinin ölümüne yol açıyor. Kitapçıkta ayrıca, 2020 yılı itibariyle tütünün en büyük ölüm nedeni haline geleceği, yılda 10 milyondan fazla insanın ölümüne neden olacağı tahminlerine yer veriliyor.

SİGARA BIRAKMA PROGRAMLARI:

Bu arada, sigara bırakma güçlüklerini dikkate alan WHO, bu konuda tedavi programlarının uygulanmasının gereğine işaret ediyor. Programsız, uzmanların yardımı olmadan yapılan kişisel çabaların genelde sonuç vermediğini belirten WHO, tek başına deneyen her 100 kişiden sadece birinin başarılı olduğunu belirtiyor. WHO, sigarayı bırakan her tiryakinin kendisine uygun bir "strateji"ye ihtiyacı olduğunu vurguluyor. WHO, ayrıca "hafif" olarak lanse edilen sigaralar konusunda uyarıda da bulunuyor. Bu tür sigaralar ile diğerlere göre çok az veya hiç bir avantajı bulunmadığı vurgulanıyor.

* Derlemedir.