BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Karşı Devrimi "Demokrasi" Diye Yutturuyorlar
 

Karşı devrimi "demokrasi" diye yutturuyorlar

Can Ataklı   16 Ocak 2012

 

 

Sevgili okurlar; bu hafta sizlerle 10 yıla yaklaşan AKP iktidarının

Türkiye'yi dönüştürme çabaları üzerine sohbet etmek istiyorum. Değişim adı

altında demokrasi sosuyla sunulan büyük dönüşümün başarıya ulaşması

halinde yaşayacağımız tehlikeye dikkat çekmek gerektiğine inanıyorum.

Halkın üzerindeki ölü toprağı kalkmazsa zengin görünümlü ama özünde bir

Arap şeyhliğinden farklı olmayan bir ülke haline geleceğiz.

 

Fikir-inanç sentezi

 

Şurası kesin ki, iktidarın çekirdek kadrosunun zihniyeti "dini inanç"

temeli üzerine oturmuş bir devlet düzenini ve onu yöneten bir hukuk

sistemini esas alıyor. Ancak bu zihniyetin önündeki engel 1923'te kurulmuş

olan laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesidir. İktidar zihniyeti

bu engeli aşabilmek için bizzat bu sistemi araç olarak kullanıp,

fikir-inanç senteziyle kafaları bulandırarak hedefine varmayı amaçlıyor.

 

İnanç demokrasisi

 

Demokrasinin tanımında fikir ve inanç özgürlüğü vardır elbette, ama

iktidar zihniyeti bunlardan sadece inancı önemseyerek, sözde bir demokrasi

mücadelesi veriyor. Oysa demokrasi inançlar için mücadele vermez,

inançları korur. Mücadele fikir üzerinden verilir. Çünkü fikirler insana

aittir gerektiğinde ya da istendiğinde değiştirilir, inançlar ise ilahi

gücün eseridir, tartışılması, değiştirilmesi söz konusu değildir.

 

Aynı potada olmaz

 

Bu nedenle değiştirilebilir fikirlerle, değiştirilemez inançlar aynı pota

içine konulup tartışılamaz. Daha ileri demokrasi için değiştirilemeyen

inançların görünür ya da görünmez biçimde devlet yönetimine sokulması,

hukuk sistemine egemen olması talep edilemez. Eğer inançlar yönetim ve

hukuk sistemlerine egemen hale getirilirse bunun adı demokrasi olmaz. İşte

Türkiye bu belirsiz yolda hızla ilerlemektedir. Tehlike budur.

 

Aydınların ihaneti

 

İktidarın çekirdek zihniyetine güç ve cesaret veren en önemli destek aydın

ihanetidir. İnançlarla fazla ilgileri olmayan, ancak geçmişte fikirleri

nedeniyle uğradıkları haksızlıkların hesabını soramamış kimi aydınlar

iktidarın tuzağına çok kolay düştüler. İnanç sistemini, zamanında kendi

savundukları fikirlerle özdeşleştiren aydınlar demokrasiye geçileceği

zannıyla iktidara olağanüstü bir destek sağladılar.

 

İktidarın eksiği

 

İktidar zihniyetinin eğitimli, bilgili, kültürlü, entelektüel kadroları

hiç olmadı, olması da zaten teknik olarak mümkün değil. Bu zihniyetin

kendini anlatma alanı ibadethaneler ve kimi cemaatların oluşturduğu

toplantılardan ibarettir. Halkın geniş kesimine ulaşmaları bu nedenle

zordur. Oysa kendilerinden olmayan ama halka ulaşma olanağı olan "kimliği

bozulmuş" aydınlar bu iş için biçilmiş kaftandır.

 

Bir gerçeğin saptanması

 

Hemen bir ara saptama yapmak istiyorum. Türkiye'de halkın yüzde 99'u

Müslümandır, inançlıdır, dinine, gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Ama bu

halkın ezici çoğunluğu laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti ile barışıktır.

Namazını kılar, orucunu tutar, kurbanını keser, haccına gider, ama

laikliğin sağladığı yaşam biçimini de benimsemiştir. Gericiliğe, din

istismarına, yobazlığa prim vermez.

 

Bu engeli aşmak için

 

İktidarın çekirdek zihniyetinin bilgi birikimi ve kadrosu halkın gönlünde

yer etmiş laik demokratik hukuk devleti ilkelerini değiştirmeye yetmez. Bu

zihniyet çok uzun yıllar ezildiği, yasaklandığı için değil, yetersizliği

nedeniyle içine kapanmıştı. Bu zihniyetin temelinde ne demokrasi, ne insan

hakları, ne özgürlükler, bunların hiçbiri asla olmadı. O nedenle örneğin

kadın hep aşağılandı, dışlandı, adeta yok sayıldı. Ama bir gün geldi...

 

Kadının keşfi

 

Bu çekirdek zihniyet dünyada ve Türkiye'de gelişen demokrasiyi fark etti.

Demokrasinin aynı zamanda sayısal bir anlamı olduğu da anlaşılınca "kadın

faktörü" keşfedildi. Evine kapatılan, okutulmayan, ikinci sınıf gibi

görünen kadının aslında "sayısal" bir değerinin olduğu görüldü. "Türban"

adı verilen kavganın ve bunun güya demokrasiye monte edilmesinin temelinde

yatan işte budur. Kadının bu kez başka türlü kullanılmasıdır.

 

Sıra geldi aydınlara

 

Dönelim tekrar konumuza. Çekirdek zihniyet ile kimliği bozulmuş aydınların

çakışması bu noktada yaşandı. Bilgi birikimi olmayan ama kurnazlıkta çok

mahir olan bu çekirdek zihniyet kimliği bozuk aydınları çok kolay tavladı.

Onların talebi demokrasi, hukuk, özgürlüklerdi. O halde "alın size

demokrasi, hukuk, özgürlükler" dendi. "Türban özgürlük değil mi?" Ya da

"inançlı insanın hâkim olması demokrasi değil mi?"

 

İhanet aşaması

 

Yıllarca savundukları fikirler yüzünden itilip kakılan, 12 Eylül'den sonra

da kimliklerini iyice yitiren aydınlar, iktidarın sağladığı bu geniş

özgürlük alanını hoyratça kullanma yolunu seçti. Fikirler ve inançlar

birbirine girdi, giderek kimliksizlikten ihanete dönüş yapan aydınlar

temel sorunu unutup demokrasi ve özgürlük savaşını iktidarın çekirdek

kadrosunun istediği türde ve şekilde vermeye başladılar.

 

Değerlerden soğutma

 

Bilgi birikimi olmayan ama kurnaz çekirdek kadro verdiği destekle çok ince

bir planı devreye sokmayı başardı. Türkiye'nin tanınmış aydınları,

akademisyenleri, gazetecileri, yazarları demokrasi ve özgürlükleri

sınıfsal, ekonomik sistemler ve hukuk açısından değil inançlar üzerinden

daha da ötesi dinci zihniyetin yıllardır savaştığı milli değerler

üzerinden yapmaya başladı. Bu tam bir beyin yıkama operasyonuydu.

 

Çekirge sürüsü gibi

 

İhanet ordusu gibi çalışan bu kimliği bozuk aydınlar başta ordu olmak

üzere iktidarın tehdit olarak gördüğü her şeye çekirge sürüsü gibi

saldırdı. "Ordu darbecidir, Türkler Ermenileri kestiler, Yahudileri

aşağıladılar, Alevilere nefes aldırmadılar, bütün komşularına düşmanlık

beslediler, Kürtleri yok ettiler, dindarları ezdiler." Bunlar son 10

yıldır dinlediğimiz sloganlardan sadece bir kısmı. Genç nesle böyle bir

Türkiye anlatıldı.

 

Şimdi dönüşüm zamanı

 

Çekirdek kadro zihniyetinin demokrasiyi kullanma mayası artık tutmuş

görünüyor. 12 Eylül'ün zaten pelteye çevirdiği geniş toplumların son 10

yılda maruz bırakıldığı beyin yıkama operasyonu ile artık her şeyin kabul

ettirilmesi kolaylaştı. İklim hazır. Toplum için artık ne 29 Ekim

kutlamalarının kaldırılması, ne 19 Mayıs'ta havanın soğuk oluşunun bahane

edilmesi bir şey ifade ediyor. "Yeni Türkiye" kurulması için fazla engel

kalmadı.

 

Bu karşı devrimdi

 

Şimdi bunun adını koyalım. Bu bir karşı devrimdir. Erbakan'ın o çok

eleştirilen 28 Şubat döneminde söylediği "Kanlı mı olacak kansız mı?" sözü

bugün hayata geçiriliyor. Yaratılan parlak görünümlü sanal dünyanın

etkisindeki milyonlarca insanın gözünün içine baka baka gerçekleştiriliyor

bu. Batmış bir imparatorluğun küllerinden güneş gibi doğan Türkiye

Cumhuriyeti'nin sonunu getirmek istiyorlar.

 

Gecenin en karanlık olduğu an

 

Ama bütün bunlardan sonra, aydın ihanetinin, yıkanmış beyinlerin,

zavallılaştırılmış bir genç neslin aymazlığına rağmen, laik demokratik

hukuk devletine, çağdaşlığa, bilimin yol göstericiliğine, insan hak ve

özgürlüklerine inanan milyorlarca kişi var. Onlar bugün sessiz duruyor.

Sessizliğe kimse aldanmasın. Bu cumhuriyet kolay kurulmadı. O kadar kolay

da teslim olmayacaktır. Zaten gelinen bu noktaya rağmen hâlâ zafer

çığlıkları atılamamasının nedeni de budur.

 
  Bugün 1479863 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol